27 Nisan 2018 | Duyuru arşivi

Isparta Üniversite Öğretim Üyeleri Derneğinin konuğu olarak Karadeniz Teknik Üniversitesi, Orman Fakültesi, Orman Mühendisliği Bölümü, Orman Ekonomisi Anabilim Dalı öğretim üyesi Sayın Prof. Dr. Cantürk Gümüş üniversitemizde “İncir-üzüm kutusundan çağdaş ormancılığa: Karadere serüveni-1924” başlıklı bir konferans vermiştir.

Sayın Prof. Dr. Cantürk GÜMÜŞ konferansında ülkemizin yakın tarihine bağlı olarak geçmişten günümüze ormancılık serüvenini gözler önüne sermiştir. 1800.lü yılların sonlarından günümüze ülkemizin ormancılık macerasını küçük anekdotlarla çok ilgi çekici bir şekilde anlatmıştır. Konuşmasından bazı kesitler alınarak aşağıda kısaca özetlenmiştir.

Osmanlı İmparatorluğu’nun yabancı devletlere, özellikle İngiliz ve Fransızlara sağladığı imtiyazlar (özel izinler, ayrıcalıklar) 1800.lü yılların ikinci yarısında sömürgeciliğe dönüşmüştür. Elektrik, su, ulaşım gibi temel görevler yabancıların idaresine bırakılmış ve yabancı devletlerin boyunduruğunda ekonomik sıkıntılar hat safhaya ulaşmıştır. Osmanlı Devleti 1. Dünya Savaşı’na bu zorluklarla girmiştir. Bu savaşın insanlar ve ekonomi üzerindeki yıkımı oldukça ağır olmuştur. Bu dönemde Osmanlının başlıca gelir kaynakları arasında tütünden sonra üzüm ve incir gelmektedir. Milli gelirin yaklaşık 1/3’ünü oluşturan tütün, Fransız şirketlerinin ambargosu, denetimi ve kotası altında üretilmekteydi. Üzüm ve incir üretimindeki sorun da ambalaj sorunuydu. Bu ürünlerin ambalajında ahşap malzeme olarak reçinesiz olmasından dolayı göknar ağacı odunları tercih edilmekteydi.  Göknar ormanları yeterli olan bir ülke için bu bir sorun mudur? Bu soruya o günün koşullarında dahi “hayır” denebilirdi ama bazı nedenler, bu soruya “evet” cevabının verilmesini gerektiriyordu. Neydi bu nedenler?

Osmanlının büyük imparatorluğunu koruyabilmesi için dinamik bir güvenlik ağına ihtiyacı vardı. Oysa o dönemde Ankara’dan ötede yol yoktu. İstanbul’dan Bağdat’a kadar bir demiryolu yapılması planlanmıştı ama para yoktu. Peki bu nasıl yapıldı derseniz yabancılara yine bir imtiyaz verilerek. Bütün yol boyunca yolun sağında ve solunda 10.ar kilometrelik alanda ne varsa alabileceklerdi. Yani toprak hariç her şey yabancıların olabilecekti: madenler, tarihi eserler ve ormanlarımız. Gerçekten hepsini aldılar ve demiryolu yapıldı. Ama geride çok büyük bir yara izi de bırakmışlardı. Demiryolu orman transportu için oldukça iyi bir seçenekti ancak ne yazıkki 10-12 kilometre yakınında orman kalmadığından bu amaçla kullanılabilirliği kalmamıştı.

Ege yöresinin meşhur üzüm ve incirine ambalaj malzemesi olacak göknar ormanları Ege Bölgesinde değil daha kuzeyde Bolu Bölgesinde vardı. Yol da olmadığından bu ürünlerin bir dekovil hattı boyunca Karadeniz’e taşınması ve oradan da gemilerle İzmir limanına getirilmesini içeren, o dönemin bütçesinin %3.5.ine karşılık gelen büyük bir “Karadere projesi” planlanmıştı. Dönemin koşullarında oldukça kapsamlı bir çalışma içine girilse de bu proje yarıda kalmıştır. O günlerde göknar odunu ihtiyacı İsveç ve Romanya.dan ithal edilen ürünlerle karşılanmıştı.

Osmanlı İmparatorluğu’nun son günlerinde ormanların devlet eliyle işletilmesine yönelik fikirler olgunlaşmış, yabancı kökenli devşirme ormancılar tarafından bunun ilk temelleri atılmıştır. Cumhuriyet sonrasında 1937 yılında çıkarılan 3116 sayılı Orman Kanunu ile düzenli ormancılık çalışmalarına geçilebilmiştir. Kurtuluş Savaşının kazanılmasıyla birlikte, Cumhuriyetin ilk yıllarında Mustafa Kemal Atatürk’ün girişimleriyle ülkemize başta dokuma fabrikası olmak üzere pek çok fabrika kazandırılmış, demir yolu ağı geliştirilmiş, karayolu yapımına hız verilmiş ve bu kalkınma hamleleri Osmanlıdan kalan borçları ödeyebilmemizi ve ülkenin ekonomik olarak ayağa kalkmasını sağlamıştır.

Ormancılık hususunda ise ormanların devlet tarafından işletilmesi kararı alınarak özel firmalara tahsis edilen ormanların talanı önlemiş ve ormanlarımız korunmuştur. Aynı zamanda özel sektörün yapmasının mümkün olmadığı, büyük emek ve para gerektiren uygulamalar, devlet tarafından icra edilmiş,  orman yol ağı kurulmuş ve ormanların işletilmesine olanak sağlanmıştır. Devletin imkân ve kararlılığı sayesinde ormanlar korunmuş ve sürdürülebilir olarak işletilebilmiştir. Güncel ormancılık çalışmaları planlanırken doğaya dost bir yaklaşımla, sürdürülebilir yararlanmanın en doğru işletme şekli olduğu ve ormanların milli bir servet olarak herkesin ortak bir değeri olduğu göz önünde bulundurulmalıdır.

Sayın Prof. Dr. Cantürk GÜMÜŞ’e konferansı sonrasında günün anısına derneğimiz adına bir plaket takdim edilmiştir. Hocamızı canıgönülden kutluyor ve kendisine çok teşekkür ediyoruz. Konferansı dinlemeye gelen konuklarımıza, derneğimiz üyelerine, hocalarımıza, öğrencilerimize ve görevli personele de teşekkürlerimizi iletiyoruz.